Vizyon Belgesi Hatıra Defterine Dönmeden Tedbir Alınmalıdır
TALAT YAVUZ
Vizyon Belgesi Hatıra Defterine Dönmeden Tedbir Alınmalıdır
Millî Eğitim Bakanlığı’nın, elinde bulunan yol haritasını anlatma, uygulama ve yeni bir kadro ile yeni bir sistem kurgulama çabalarını, birilerinin bir şekilde kendi eski hesaplarını görmenin bir parçası hâline getirmeye çalıştığını görüyoruz.
Bütün iyi niyetimize ve sabrımıza rağmen bir şeyler yanlış gidiyor. Bakanlık, eğitim kamuoyuna bir türlü eğitim sistemimizi ve öğretmenlerin problemlerini tartıştıramıyor. Gündemi, Bakanlık değil, adeta dedikodu lobisi belirliyor. Öğretmenler, Bakanlığa değil, haber sitelerine ve sosyal medyaya kulak veriyor. Yapılan onca toplantı, proje ve etkinlik 2023 Eğitim Vizyonu’nun ana gündem maddesi olmasını sağlayamıyor.
Bir gün bütün okul müdürlerinin havuza alınacağını, yeni bir sınavın getirileceğini, sınavın yüz yüze esasına göre olmayacağını, ne demekse, tartışıyoruz. Ertesi gün birileri, eğitim bürokrasisinde bir çatışmanın olduğunu, Bakanın, Cumhurbaşkanı’ndan aldığı tükenmez yetkiyle, millî görüşçü kadroyu tasfiye edeceğini tartıştırıyor bizlere. Bazen Bakanı istifa bile ettiriyor bunlar.
Yeni bakanlık yapısından çatlak sesler de gelmiyor değil. Duyup da söylememek için sabrettiğimiz çok şey var. Çok değerli bulduğumuz öğretmen vurgusuna rağmen, üst yönetim kadrosunun öğretmen dışı meslek gruplarından seçilmesi, sivil toplum kuruluşlarının farklı bir anlayışla kuşatılmak istenmesi gözümüzden kaçmayan gerçekler. Ancak bize tartıştırılanla yapılmak istenenin farklı olduğunu, amacın ne olduğunu da görüyoruz.
Hâlbuki öğretmenler, 3600 ek göstergeyi bekliyor. Vergi dilimi mağduriyetine son verilmesini istiyor. Şiddete karşı yaptırımların artırılmasını, İYEP/DYK arasındaki çarpıklığın giderilmesini, eriyen maaşına karşı iyileştirme bekliyor…
Eğitim sistemi, kademeler arasındaki geçiş sistemini, meslek liselerinin kapanmasına çare olacak düzeni, yönlendirme ve okul başarısı üzerine kurulacak sistemi bekliyor. Yöneticiler, lavabolarına sabun getirecek projeyi, çalışanlarına ödeyecek maaşı, SGK’nın kestiği cezaların ödenmesini, okulunda kendisini işveren gösteren sistemin değişmesini bekliyor…
Gündem olması gereken onlarca konu varken, son günlerde birilerinin, kirli tezgâhlarla operasyon kokan işler ve ‘cambaza bak cambaza’ oyunları peşinde olduğuna şahit oluyoruz. Bu tiplerin, Bakanın yakın çalışma ekibi ile taban arasındaki mesafeyi, kendi emelleri doğrultusunda kullanabilmek için işlemeyecekleri cürüm yoktur.
Ödediğimiz bedele bakarak zannetmiştik ki, bu tür kirli işler FETÖ ile sona ermiştir. Şimdilerde, internet siteleri üzerinden, Kaşıkçı cinayetinden daha vahşi cinayetler alenen işleniyor. Basın ahlakı üzerine en küçük eğitimi olmayanlar, itibar suikastlarına devam ediyor. Bu kara vicdanlılara göre sıradan işler bile insanları hedef göstermek için yeterli olabiliyor.
Bugün MEB’de, öğretmen veya yönetici hiçbir çalışanın iftiraya ve itibar suikastına uğramayacağı ile ilgili en ufak bir güvencesi yok. Güvenceyi geçelim, iftiraya uğradığında sahibi yok. Çünkü tuz kokmuş durumda. Eğer söz konusu dedikodu lobisine teslim olunursa Vizyon Belgesi, hatıra defterine dönecektir.
Okul müdürleri üzerinden kendilerine alan açmaya çalışanlar ise büyük bir yanılgı içine düştüklerinin farkında bile değiller. Beyler, okulları dağa eleman devşirme merkezi hâline getirenleri ne çabuk unuttunuz! Ülkemizin gördüğü en büyük ihanet olan Gezi kalkışmasına öğrencileriyle katılan, okulları sürekli tatil eden, öğrencileri dersten çıkarıp bahçede bir düdük sesiyle yerlere yatıranları hiç mi görmediniz? Kim neden rahatsızsa açıkça konuşalım.
Bugünkü okul müdürleri işin hakkını vermiş ve tehlikeyi savuşturmuştur. Buyurun sınavlı atamaya çalışın. Buyurun liyakatinizi görelim. İki yıldır bunu biz istiyoruz. Tek şartımız var, sınavda başarısız olunca başka bahaneler üretmeyecek, 2009 yılındaki sınav sonrası olduğu gibi bize iftira atmayacak ve çalışmaya devam edeceksiniz.
Ülkemizde iktidar değişmedi ve kimin neyi amaçladığını çok iyi biliyoruz. Okul müdürleri dâhil herkes rahat olsun ve işine baksın. Bakanlığın gündeminde, okul müdürlerinin profesyonel olması, kadro verilmesi, özlük haklarının iyileştirilmesi gibi konuların olması gerekirken, tüm başarısızlığın faturasını okul müdürlerine çıkarmak, tüm müdürleri başarısız görmek, göstermek, doğru, haklı ve iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Bundan vazgeçilmelidir.
Aksi takdirde, Bakanlık, kendi içerisinde bir devr-i sabık oluşturarak, eğitimin önemli bir yükünü çeken çalışma arkadaşlarını kaybetmekle karşı karşıya kalacaktır.
Gündemi, Bakanlık değil, adeta dedikodu lobisi belirliyor. Öğretmenler, Bakanlığa değil, haber sitelerine ve sosyal medyaya kulak veriyor. Yapılan onca toplantı, proje ve etkinlik Eğitim Vizyonu’nun ana gündem maddesi olmasını sağlayamıyorsa, eğer söz konusu dedikodu lobisine teslim olunursa Vizyon Belgesi hatıra defterine dönecektir.
Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı
