ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU SAVCI BEYE NE DİYECEK?
TALAT YAVUZ
ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU SAVCI BEYE NE DİYECEK?
Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkacak ve öğretmenin toplumdaki itibarı artacak diye beklerken, görevi gereği kanun adamı olması gereken bir savcı çıkıp bu işin kanunla da olmayacağını bize gösterdi. Savcı sergilediği cüretle, sadece öğretmenlere değil, koruması gereken kanunlara da saygısı olmadığını herkese göstermiş oldu.
Öğretmene saygıdan nasibini almadığı gibi sporcu centilmenliğinden de nasiplenmemiş bu savcı efendiye açılan soruşturma sonucu yapılan işlemi, kamuoyu öğrenebilecek mi merak ediyorum doğrusu. Öğretmene hakaretin ve yetkiyi kötüye kullanmanın karşılığı nedir? Disiplin cezası mıdır, para cezası mıdır veya adli sonuç doğuracak bir eylem midir? Bunlardan hiçbiri değilse, adliyeye en yakın okula, haftada bir gün uğrayıp öğretmenler odasında iki teneffüs oturma yaptırımı verilebilir mi?
Örneğine şahit olmadığımız böyle bir duruma maruz kalan öğretmen arkadaşlarımıza sahip çıkan bakanlık yetkililerini kutluyorum. Savcıyı kınıyor, öğretmenlerden ve öğrencilerden özür dilemeye davet ediyorum. Savcı, avukat ve hâkimleri bu savcıya karşı, mesleklerinin saygınlığına yakışır açıklama yapmaya davet ediyorum. Yaşanan bu olay karşısında Adalet Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Bakan Yardımcısı ve İnsan Kaynakları Genel Müdürünün sosyal medyadan anında tepki vermesi, öğretmene sahip çıkması çok anlamlı ve isabetli olmıuştur.
Yaşanan bu üzücü olaydan ders çıkarması gereken kişi ve kurumlar gerekli dersleri çıkarmalıdır. Böyle bir olay, yapılan hangi yanlışların sonucudur? Yaşanan bu olayı münferit bir olay olarak görmemek gerekir. Toplumun öğretmene bakışı yıllar içinde nasıl bu hale geldi? Hangi yanlışlar yapıldı?
Son yıllarda bugün git yarın gel devlet memuru anlayışını yıkmak, devleti küçültmek için hayata geçirilen uygulamalardan en büyük zararı öğretmenler gördü. Hesap verebilirlik ilkesi abartıldı. Ölçüsüz önlemler alındı. Öğrenciye ve veliye şirin görünme hastalığı, öğretmenleri hedef tahtasına oturttu. Şımartılan veli ve öğrenciler, öğretmenleri adeta çocuk avutucusu konumuna düşürdü. Şikâyet mekanizmasına dönen ALO 147 uygulamasını kaldırtmak için bile yıllarca çaba sarf ettik.
Bütün bu özensiz, kasıtlı ve abartılı uygulamaların sonucunda, öğrencisine zorla ödev veren, işini düzgün yapmayan, şiddete meyilli, az çalışan, çok tatil yapan ve hak etmeden maaş alan başarısız bir öğretmen imajı toplumun bilinçaltına işlendi. Yaşanan şiddet olaylarının arkasında hep bu psikoloji var. Savcı da dâhil öğretmene şiddet uygulayan herkes, aslında bu başarısızlığın hesabını sormak istedi öğretmenden.
Millet olarak şunu yeniden öğrenmeliyiz; öğretmenin kaybolan toplumsal saygınlığının bedelini öğretmenler değil toplum olarak hep beraber öderiz, ödüyoruz da. Öğretmene saygıyı öğrenmeyen çocuklarımız, anne ve babasına da saygı göstermez. Bugünkü sorumsuz, gamsız ve duygusuz nesil kendiliğinden ortaya çıkmadı. Eğitimde yapılan yanlışlar, öğretmene yapılanlar hariç telafi edilebilir. Bir dönem yurt dışından ithal öğretmen getirmeyi bile tartıştı siyasilerimiz. “O öğretmenin saçını keserim”, diyen bakan bile gördük. Bugün yaşadıklarımız kendiliğinden oluşmadı.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkış felsefesi, öğretmene yaptırım değil saygınlık kazandıracak bir felsefe olmalıdır. Yaptırım öngören, zora koşan, eğitimdeki başarısızlığın bedelini ödetmeye çalışan bir anlayışla, ağırlaşan süreci daha da içinden çıkılmaz hale getiririz. Özlük haklarını iyileştiren, şiddete yaptırım içeren, kariyer sistemini çözen ve saygın bir meslek olarak öğretmenliği ön plana çıkaran bir kanuna ihtiyaç var. Yaşanan bu tip olaylar, meslek kanununa olan ihtiyacı acil hale getirmiştir.
Bugün öncelikle, bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum anlayışından nasıl bir anda bir harf öğrettiklerimizin kırk yıl kölesi haline getirildiğimizin sorgusunu yapmalıyız. Savcı bey, bu toplum öğretmeni yürüyüşünden ve vakur duruşundan tanır. Siz önce bu hale nasıl geldiğinizi sorgulayın. Size tavsiyem, eğer hayattaysa ilkokul öğretmeninizi bulun ve size geri besleme ile hızlı bir eğitim planı yapsın. Halı sahaya gitmeden önce bir hocanın önünde diz çökün ve bu toplumun mayasıyla mayalanmaya bakın, bu kafa ile bu millete hizmet edemezsiniz.
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı
yavuztlt@hotmail.com
www.twitter.com/talatyavuz29
www.facebook.com/yavuztlt
